21 Mart 2007 Çarşamba

Cumhurun Başkanı Cumhuriyetle Kavgalı Olursa

Uzun süredir devam eden bir tartışma cumhurbaşkanlığı meselesi. Malum, final ayı olan Nisan da geldi çattı. Birçok senaryo döndürüldü, formüller üretilmeye çalıştı Sayın Erdoğan'ı köşke çıkarmamak için. Birçoğu da hukukçulardan gelmekle birlikte, objektif ve samimi olduğuna ben de dahil birçok kişi inanmadı.
Oysa bakın, zaten ortada olan, genel normlara göre subjektif denebilecek ama en geçerli mazereti bugün Vatan Gazetesi çok güzel ortaya koydu. Cumhuriyetin kurumlarıyla kavgalı bir cumhurbaşkanı olur mu?
Efendim, kast ettiğimiz, sayın başbakanın cumhuriyet karşıtlığından dolayı hapis cezası almış olması, kısacası "minareler süngümüz olacak" vs... dediği gerçeği değil. Kast ettiğimiz, YÖK ve Yüksek Yargıda yaşanan kadrolaşma çabalarının sonuçsuz kalması ve nihayetinde ortaya çıkan Erdoğan - cumhuriyet çelişkisi.
Üniversiteler, bir ülkenin bilimde, teknikte, kültürde gelişmişlik sembolüdür; prestijdir her şeyden önce. Ve bugün, bütün dünyanın üzerinde anlaştığı ve bizim de hukukumuzda yerini çokça bulan nokta "üniversitelerin özerkliği"dir. Zira siyasi otorite altında özgür bilim, özgür kültür faaliyeti yapılamaz! Türban yasağının altında da üniversitelerin her türlü ayırt edicilikten arınması yok mudur?
Neyse, konuyu toplayalım... Şu anda rektör atama yetkisi hükümette değil. Tarafsızlığı olan cumhurbaşkanından geçen bir süreç var. YÖK de bunun baş aktörü. Hükümet, kadrolaşma faaliyetlerini ısrarla üniversitelere de uygulamak istiyor, her alanda olduğu gibi. İşte size üniversite bağımsızlığına açık müdahale.
Sırf bu yüzden 15 üniversitenin rektör atamasına figan ediyor Milli Eğitim Bakanı. Zira hesaplarına göre Erdoğan cumhurbaşkanı olacak ve atamalar da AK Partili kadrolara göre yapılacak. Hatta bir olasılık, kılıfına uydurularak rektör atama süreci değiştirilecek yahut YÖK'ün içi boşaltılacak. İrtica, üniversitelere girecek.
Kısacası: cumhuriyetin en önemli kurumlarından olan üniversitelerle kavgalı bir Erdoğan cumhurbaşkanı adayı.
Gelelim ikinci meseleye: Yüksek yargı ile çatışma.
Yüksek yargıda etkinlik sağlayamayan, Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararı yüzünde tokat gibi patlayan hükümet, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi gibi yüksek yargı organlarına giremeyince bunların başkan seçim faaliyetlerini, müsteşar göndermeyerek felç ediyor. Hesaplar ne üzerine? Erdoğan cumhurbaşkanı seçilecek ve ondan sonra yapılacak her ne yapılacak ise...
Yüksek yargı organları, bir hukuk sisteminin onurudur, şerefidir. Hukuk devletinin önemi konusunda fazla bir şey söylememe gerek yok sanırım.
Kısacası: Cumhuriyetin en temel organlarından ikisiyle aleni, ve daha birçok organıyla ve bizatihi dinamikleriyle, kurucusuyla sorunu olan AKP'nin başkanı, cumhurbaşkanı olmaya doğru gidiyor. Yani cumhurun başkanı olmaya, yani karşısında durduğu her şeyin başı olmaya.
Şimdi tehlike daha görünür oldu mu, ne dersiniz?
Sayın Sezer'in çizdiği örnek cumhurbaşkanı profilini de başka bir yazıda anlatırım, efendim.
Bir de bu gece sürpriz bir şekilde Ahmet Necdet Sezer, askerlere yemek vermiş Köşk'te. Yaşar Büyükanıt ve kuvvet komutanlarının katıldığı ifade ediliyor bu plansız yada en azından habersiz yemeğe. İçeride ne konuşulduğu çok önemli. Komplo teorilerini görmemiz lazım.
Saygılarımla...

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Umarim demokrasi cercevesi asilmaya kalkilmaz.

Adsız dedi ki...

öncelikle merhaba;

şu kısmı anlayamadım

''Kast ettiğimiz, YÖK ve Yüksek Yargıda yaşanan kadrolaşma çabalarının sonuçsuz kalması ve nihayetinde ortaya çıkan Erdoğan - cumhuriyet çelişkisi.''


öncelikle yaptığınız ''tüme-varım'' beni hayrete düşürdü..hükümetin Yök ile olan sorununu nasıl cumhuriyet ile hükümet arası bir soruna dönüştürdünüz, bunu anlayamadım..

diğer konu ''türban yasağının ayrımcılıkları önlediğini'' söylemişsiniz..buna da katılmam..bu yasağın kendisi bir ayrımcılıktır ve bu yasak lailliğin ihlalidir..sebebi;

'' “Çıplak kamusal alan”, ilahi dinleri dışlarken seküler felsefeleri kucaklar. Bu alana dindar, dindarlığı ile giremez, yani burada “kendisi gibi” olamaz; ama dindar olmayanlar “kendileri gibi” olabilirler. Ortada eşitsizlik ve haksızlık ve dolayısıyla laiklik ilkesinin ihlali vardır.(radikal-mustafa akyol)''

evet, türkiye de rejim tehlikesi vardır..ama laik cumhuriyet değildir tehlike altında olan..

tehlike altında olan ''demokratik rejim''dir..zira baykal'ın, erdoğan'ı cumhur başkanı ''oldurmayın'' demesi demokrasiye yönelik bir tehdittir..

tehlikenin farkında mısınız?

saygılar..

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Anonim,
Umarım.

Uçan,
Öncelikle türbanla ilgili Danıştay kararını okumanızı tavsiye ederim. Orda sizin için gerekli cevaplar var.
YÖK ve yüksek yargı ile çelişen, buralarda kadrolaşma çabaları sonuçsuz kalan hükümetin neden cunhuriyetle çatışmada olduğunu yazıda açıkladım.

Saygılar, teşekkürler ;)

Adsız dedi ki...

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması için önünde hiçbir hukuki engel yok.Bu zaten biliniyor.Uçanbalıka'a katılıyorum,Baykal'ın "erdoğanı cumhurbaşkanı oldurmayın" demesi demokrasiye yönelik çok çok büyük bir tehlikedir.

Bu söylediklerim ve sizin söylediğiniz her yerde konuşuluyor,siz sadece burda bunların bir baskısını daha yapmış oluyorsunuz.Evet Erdoğan'ın köşke çıkması rejim açısından büyük sıkıntı ama konuşulması gereken mesele şu ki;iş bu dereceye gelene kadar niye bir şeyler yapılmadı? niye engellenmedi? Bundan sonra da engellenmesi zor gözüküyor.

Sığındığımız,nerdeyse taptığımız TSK,ayda yılda bir çıkıp,ancak üç cümleyi geçmeyen açıklamalarda bulunur.O da ne ki? "rejime tehdit var,cumhuriyet şimdiye kadar hiç bu kadar tehlike altında kalmadı vs vs...Şimdiye kadar neredeydi TSK? istihabartı ne yapar bu büyük TSK'nın? Herkes Özkök Paşa'nın görev süresinin bitmesini dört gözle bekledi,Büyükanıt,o büyük heybetli anıt gibi Büyükanıt gelince farklı olacaktı ya hani,ne oldu? Bundan sonra ne olmasını bekliyorsunuz siz acaba? En büyük sıkıntı (onlar açısından)Erdoğan'ın başbakan oluncaya kadarki geçen süreçteydi.Başardılar,engelleri aştılar.Bu süreç içinde TSK'ye büyük görevler düşüyordu,olmadı...Umudumuz Büyükanıt dedik,şimdi Erdoğan köşke çıkma hazırlıklarında,peki TSK ne yapıyor? (tartışılması gereken bir konu daha var ki,o da Büyükanıt'ın kimliği,kökenidir,neyse o başka konu)

Bu hale gelene kadar çok şeye 'dur' denilebilirdi,ama denilmedi.Bundan sonra da yapılan her şey,havanda su dövmekten öteye geçemez herhalde,zira atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş,Ankara'ya gelmiş köşke çıkıyor,biz feryat figan koparıyoruz.

Hadi diyelim ki Bu efendinin,cumhurbaşkanı olması engellendi,bundan 50 sene sonraki kuşak,bu dönemi demokrasiye atılan kara bir leke olarak addedecektir.
Erdoğan'ın,bırakın cumhurbaşkanı olmasını engellemeyi,bu işi taa başından milletvekli olmasından engellenmesi gerekirdi.Zor bir iş miydi? hayır deildi.O zaman engellenebilirdi,hatta el altından bile engellenebilirdi.Biz,Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin evlatlarıyız.Cumhuriyet kurulurken rejime sıkıntı oluşturacak unsurlar temizlendi,çok güzel politik bir deha ile temizlendi.Bilen bilir,Ataürk'ün emriyle demokrasinin gereği olarak kurulan komünist partinin önderleri, yine onun emriyle öldürüldü..bunu günümüze uyarlarsak,Erdoğan'ın irticacı görüşünün Türkiye'de olması çok doğal,ama bu yine politik bir şekilde milletvekilliğine adaylığı engellenerek gösterilebilirdi.

Gelelim sayın Necdet Sezer'e...
O kökü çok seviyor.Sezer'in sesini şimdiye kadar kaç defa duyduk acaba? Ülkenin geçtiği bu dar boğazda cumhur-u reislik yapan sayın Sezer,köşkte oturmakatan başka gözle görülür,elle tutulur ne yaptı acaba? Başa geldiğinden beri köşk dışında bir kez 8 saat geçirmiş olan bir cumhurbaşkanınına sahibiz,övünelim.
(yutdışı gezilerini saymıyorum,o kadarı da olsun artık.) hükümetin aldığı kararları onamayınca iyi cumhurbaşkanı oolur,onayınca kötü cumhurbaşkanı olur imajı sıkıntısıyla yaşayan bir cumhurbaşanımız var,övünelim.Bu halkın en çabuk ve kolay unutacağı bir cumhurbaşkanıdır kendisi.

Bakalım Erdoğan köşkte neler yapacak,seyreyleyelim...

Biz ipleri çoktan dışarı vermişiz,şimdi neyi kurtarmayı çalışıyoruz?

A.Hilal Çetin

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Şimdi, önceki arkadaşa da kısa cevap verdim. Hemen söyleyeyim: Burada öyle uzun tartışmalara girmeyeceğim. Kısa kısa cevaplayacağım her yorumu.

Sayın Çetin,
Çok duygusal bir yazı yazmışsınız. Ama ne strateji, ne de siyaset duygusallık kaldırmaz.

Saygılarımla.

Adsız dedi ki...

Bu ülkede cumhurbaskanı ne görev yapar ? maskot değilmidir. olmasa da olur bu ülkenin sözü gecen önde olanı basbakandır. neden peki cumhurbaskanı için imajını kötülesin ki secim olsa besbelli AKP 1. ci parti basbakan olmak istese olamıyormu eğer bilmediğim bir yasa engel teşkil etmiyorsa... Ben suni gündem diyorum bunlara sonucta hadi diyelim RTE olmadı adamlar AKP den birini geçiriverdiler oraya ne değişti?
Bu ülkeye en cok zarar veren insanlardan bir tek baykal kaldı diye düşünüyorum. kendine bile hayrı olmadığını gözlemliyorum. Bir cok kısım RTE yi istemez Bİr o kadar kişide RTE der. ben de sunu diyorum cıksın adam gibi bir adam kursun partsini vursun masaya yumruğunu ben buyum desin diyebiliyormu hayır peki eldekiler bu ülke için hayırlı bir seyler yapabilecek potansiyele sahipmi oda hayır. bütün hersey olumsuzluklar üstüne kurulmus bir ülkede iç karartıcı reklamlar,iç karartıcı sonunda aydın bir ısık gözükmeyen demecler bu ülkeye asla bir yarar getirmez. eski taktiklerle bu ülke yönetilemez. ben lider oslam eski bakanlar basbakanlar,cumhurbaskanları hepsinden yargı yolu ile hesap sorardım. Neden benim ülkemi bu kadar bir cok konuda aciz duruma getirdiniz diye...
biz halen bir gazete ki gözümde halen bir değeri yok o gazetenin tek taraflı bakan herkese karsı olduğumdan olsa gerek bunları konusmaya utanç verici belgeler sunmaya, siyasi ağırlığı olan kişilerin birbirlerine ağır ithamlarda bulunmaya devam edelim... belki giremediğimiz bazı ilçelere onlar girerler

Yeditepe İstanbul dedi ki...

AKP birinci parti çıkacak, kesin. Ama RTE başbakan olamayacak. Hükümet de kuaramayacak.

Adsız dedi ki...

Ozgurcum nedir bu basbakan olamayacak hukumette kuramayacak mantigi biraz daha acarmisin neden halkin sectikten sonra kuramayacak tam olarak? emre

Adsız dedi ki...

Bir yazim yanlisi olmus "neden halk sectikten sonra "demek istemistim. emre

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Emrecim,
Şu an 2 cepheli koalisyon hazırlıkları var:

AKP - DYP
CHP - MHP

AKP birinci parti çıkacak, %27-35 arası bir oyla. Ama bu sefer meclise 3 veya 4 parti gireceği için tek başına iktidar şansı yok. DYP ile hükümet kurması lazım. Onun da milletvekili sayısı 276'yı bulacak mı? Yada daha baştan DYP Meclis'e girebilecek mi? Bunlar yüzünden AKP hükümette olamayacak, dedim.
Ama DYP tahminlerin üzerinde bir oy alırsa, işin rengi değişir.

Adsız dedi ki...

Tabi anketlere gore dusunursek mantikli bir dusunce ama ankerlerin ne kadar gecerli olduguda tartisilir bundan bir onceki secimde anketlerde oy orani %5-7 arasi gezen MHP %18 oy almisti hatirlarsak.Bence kualisyon kurulsa bile R. Tayyip Erdogan'in basbakanligi kesin gibi duruyor tabi demokrasi disinda bir mudahale olmadigi surece. Emre

Adsız dedi ki...

rte cumhurbaşkanı arkadaşlar :)

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Umar(ım) olmaz :)

oky dedi ki...

metin uca başkan türkiye şampiyon :)

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Evet, halkın ve bilhassa gençlerin tercihi Metin Uca!