23 Mayıs 2007 Çarşamba

Kürtler Vadisi - Terör

Bir önceki yazımda şehit haberlerine değinmiş, adeta ağıt yakmıştım. Daha yazımın mürekkebi kurumadan terör gündemi hareketlendi yine güzel ülkemde.
Öncelikle "Terörle Mücadele Koordinatörü" denen olaydan başlayalım isterseniz.
Geçen sene artan şehitlerimizle kamuoyunun verdiği tepki karşısında tribünlere teröre karşı bir şey yaptığı imajını vermek isteyen hükümet, ABD'den "Otur bakayım yerine" yanıtını alınca, Sayın Başbakan, abisi Bush'a "Ama bak burda işler karıştı" demiş, akabinde de "PKK koordinatörlüğü" diye bir birim oluşturulmuştu. Daha sonra PKK kelimesi resmi tanımda tabi ki yer almadı ve terörle mücadele koordinatörlüğü doğmuş oldu.
Bu göreve, konuda uzman kişilerden biri olan ve diplomatik duruşuyla da takidr toplayan Edip Başer getirildi.
Bilmeyenler için söyleyeyim: Orduda subaylar ikiye ayrılır. Salon subayları, cephe subayları. Başer Paşa hakkında çok net bilgilerim olmasa da, salon subayına daha yakın durduğu bana söyleniyor. Bunu niçin söyledim. Ben olsam, kendisini çok beğenmeme rağmen, onu değil; cephe subaylarından birini atardım bu göreve. Zira diplomatik işler için devletin bir ton kurumu var zaten. Ne dışişleri, ne milli savunma, ne diğer diplomatik kurumlar, ABD çıkarı sebebiyle çalışamıyorlar. Ben olsam kimi atardım peki? Osman Pamukoğlu... Gerçi ben baştan böyle saçma bir oyuna girmezdim ya...
Her neyse, sonuçta AKP ve ABD'nin kamuoyunu oyalama taktiği bir süre daha uzamış oldu. Her türlü eleştiriye artık "Bakın terörle mücadele koordinatörümüz çalışıyor" yada "bu konuda falanca toplantılar yapılıyor" deme şansı doğdu hükümet için. Ama bu dönemde ne değişti? Hiçbir şey.
İşte bir süre sonra Başer Paşa'nın duyduğu rahatsızlığın sebebi budur. Bir devlet görevlisi için en kötü durum, kendi üstündekilerin dış güçler tarafından ezilmesi ve bu yüzden kendi yapmak istediğinin ve yapması gerekenin engellenmesidir. Görevli, buna boyun eğmek zorundadır; ama moral olarak çöker.
Kan Uykusu belgeselinde, dağa çıkmış operasyona ramak kala Demirel'den gelen telefonla geri dönen askerler; Irak'ta birliği savunması gerekirken gelen bir telefonla teslim olan ve başlarına çuval geçirilen vatan evlatları; yapmak istediklerine "Aman dur" diye karşı çıkılan Edip Paşa...
Kısacası: Sayın Başer bu oyunun bir çarkı olmaya devam edememiştir. Haziran ayında istifa edeceğini açıklamış, sitem etmiştir.
Peki hükümet ne yapmıştır? Paşa'yı adeta ezmiştir, yada aklınca ezmek istemiştir. Zaten 15 gün sonra istifa edeceğini söyleyen birine "Hayır, sen istifa etmiyorsun, ben seni kovuyorum" demek, belki 4-5 çalışanlı ufak bir şikette kişisel patron kaprisi gibi görülebilir. Ama koskoca bir paşayı, devletin en önemli görevlerinin birinden bu şekilde alırsanız, kusura bakmayın ama saygıdan, devlet adamlığından ve hatta insanlıktan nasibinizi almamışsınız demektir.
Tam bu gelişmeler olurken, dün bir haber geldi: Ankara'da patlama! Ölüler, yaralılar, kolu kopanlar, maddi zararlar vs...
Önce C-4 tipi bomba dendi, El Kaide'ye yöneldi gözler. Sonra anlaşıldı ki bölücü terör örgütünün işi bu.
Bu hain saldırıda ölenlere rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.
Konuyla ilgili sizi biraz geçmişe götürmek istiyorum. Nisan ayında Orgeneral Yaşar Büyükanıt bir basın toplantısı düzenlemişti. Herkes bu toplantıdaki "özde laik" vurgusuna takıldı. Şüphesiz ki bu da önemliydi. Ama daha önemlisi: Büyükanıt Paşa o toplantıda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terör doktrinini ortaya koydu. "Terörün arkası" dedi, "Terör örgütünün faaliyetlerini artıracağına dair istihbarat var" dedi... Ama kimse dikkate almadı yada bir şekilde aldırılmadı...
İdare Hukuku'nun en basit kurallarına göre bu olayda idare sorumludur. Yani hükümet ölenlere ve yaralananlara tazminat ödemek zorundadır. Tazminat elbet ödenir; ya toplum vicdanında oluşan yaranın bedeli nasıl ödenecek?
Sorularımı hükümete soruyorum bizzat. Bir önceki yazımda Burdur Garnizon Komutanı'nın konuşmasını okudunuz. Bu siyasetçiler değil mi Kürtçülük hareketini alttan alttan şımartan, destekleyen...
Özal hükümeti bile, PKK terörünü bu kadar desteklememişti.
"Benim DTP'den daha fazla Kürt seçmeni var" diyordu recep Tayyip Erdoğan. Buyrun efendim, eserinizle övünün...

10 yorum:

Adsız dedi ki...

ABD ve AKP işbirliği ile oluşturulan Koordinatörlük; Türkiye'yi,Türk Silahlı Kuvvetleri'ni oyalama taktiği idi.Amaç,bizleri oyalayıp,uyutup Kuzey Irak'ta ABD kuklası bir Barzani-Talabani eyalati kurup,onu da İsrail'e bağlamaktı.

Bir askerin sezgileri de kuvvetli olur/olmalı.Edip Başer Paşa,bu oyuna gelmemeliydin.AKP,bu sayede TSK'yı da Türk mileti'nin gözünden düşürmeye çalışıyor,yıpratmaya çalışıyor.Edip Paşa'yı beğenirdim ama kendini harcatmış gibi oldu Yerine atanan kişi de diplomat kökenli bir müsteşar.İşin cılkı çıkmış artık.

Ankara'daki patlamada sevdiğim bir arkadaşım yaralananlar arasındaydı.Bunun üzüntüsü içindeyim:( Allah ölenlere rahmet,yakınlarına sabır,yaralananlara acil şifalar versin.Olay yeri savaş alanı gibi.Sayın Büyükanıt,"asker gözüyle incelediğimde,organize bir eylem olduğunu görüyorum" dedi.Gerçekten çok vahşice bir katliam.

Saygılar...
A.Hilal Çetin

Adsız dedi ki...

saldırıyı gerçekleştiren, güven akkuş:

--- alinti ---
kopmuş iki parmak üzerinde yapılan parmak izi ve dna incelemesinden bu şahsın geçmişte yasadışı afiş asmak, 1 mayıs gösterileri sırasında polise mukavemet ve yasadışı örgüt üyesi olmaktan tutuklanmış bulunan 1979 doğumlu, sivas ili zara ilçesi çaypınar köyü nüfusuna kayıtlı güven akkuş olduğu belirlenmiştir
--- alinti ---
ntvmsnbc

http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/3418456.gif

milliyet'in haberine göre türkiye ihtilalci komünistler birliği adında bir örgüt üyesi şahıs. (ekşi sözlük)

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Normalde yorumlara cevap yazmam; ama buna da izin veremeyeceğim :)

Her müsibeti komünistlere dayandırma devri çoktan bitti Sayın Anonim. Artık sökmüyor o taraklar.

Hadi onu da geçelim, 1 Mayıs'ı PKK'lilerin de sabote ettiğini ve çokça yer aldığını, zaten onların o tür her eyleme bir bahaneyle katıldığını bilmiyor muyuz?

Onu da geçtim, terörist başı APO da MAO'cu takılmıyor muydu bir zamanlar, sosyalist denmiyor muydu?

Saygılar...

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Yeni bilgilere göre söz konusu radikal solc örgüt saldırıyla ilgisi olmadığını açıklamış (ki normalde üstlenmek için sıraya girerler) :)
Ayrıca fail, KUZEY IRAK'ta eğitilmiş.
Yorum sizlerin...

Emir Bey dedi ki...

ben sürekli küfretmek istiyorum artık ama sürekli, nefret ediyorum, bu nefret sınırlarımı zorluyor !

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Emirciğim,
Sen bu işin okulunu okuyorsun. Gün gelir, değiştirme fırsatı geçer eline ;)
Küfretme, çok çalış! :)

Murat Artan dedi ki...

bir önceki yazını tamamen okuyamamdım,çünkü kötü oldum,hele fotolar,üstüne bir de yazdıkların...

umarım birlik beraberliğimiz hiç bir zaman bozulmaz,bu tür olaylar bizi birbirimize daha da kenetliyot,kimse bizim kolay kolay yıkılamayacağımızı görüyor. hep söyledim,hep de söyleyeceğim,siyaset güç değildir,güç ilimdedir,bizler cahilliği yenersek,koyunluktan vazgeçersek bütün sorunların üstesinden geliriz. işte burada ataya olan hayranlığın kat kat daha artıyor,onun bu ileri görüşlülüğü ve zekası beni hayrete düşürüyor ve gururlandırıyor.onun izinde olmaktan asla vazgeçmeyeceğim. ve bu milletin aydınlanması için elimden gelen ne varsa yapaacağım.
güzel günler bizi bekliyor,bundan hiç bir zaman şüphe etmedim.bizde bu birlik duygusu varken kimse bizi yıkmadı ve yıkamayacak da.

kamelot dedi ki...

ya anlayamıyorum ben tanrım durumlar içler acısı canım yurdumu ne hale getiriyolar o şehitlerimizn kemikleri sızlamıyormudur acaba tüm dünya bizi laik bir ülke olarak taktir ederken (hoş bunlara bazı ülkelerin iki yüzlü devlet adamlarını katmıyorum ama)bize ne olduda bu durumlara geldik ABD kuklası bir başbakan ile aydınlık ülkemize karanlıklar getirmeye çalışıyolar artık bunlara bir son verilmeli biz gençler olarakta artık sesiz kalmamalıyız çünkü onlar boyle bombalı saldırılarla bizlerin gözlerini korkutup yıldırmaya çalışıyorlar ama yılmamalı ve daha bir aşkla ve şevkle devam etmeliyiz.

uzay dedi ki...

özgür?

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Pazar günü yeni yazımızla geliyoruz :)